Adet Sünnet ve İbadet
İnsan, güzele meftun…
Bütün güzellikler ise Resulullah’a (asm) meftun.
İnsan, mahlukatın en güzeli; Enbiya-i izam insanların en güzelleri. Muhammed-i Arabi (asm) Peygamberlerin en güzeli; yani en güzellerinin en güzeli…
Kâinatta her şey ona (asm) olan yakınlığı nispetinde güzel. Ona (asm) bakan gözler ona benzeyen yüzler güzel. Onu hatırlatan her şey güzel…
Alemde bütün güzellikler onda (asm) temerküz etmiştir. Her insan hayatında en güzeli arar. Her şeyde ve her şekilde mutlak güzel, Allah Resulü’nün yaptığı tarz ve şekildir. Yoksa nefsimizin hoşuna giden levhiyyat değil.
İşte güzelliğin hakikati… Sarığın, şalvarın, cübbenin, çarşafın, peçenin güzel oluşu kumaşının kalitesinden değil, Sünnet–i Seniyye oluşundandır.
Nasıl ki, müminler arasında üstünlük ancak takva iledir. Aslı mübah olan eşya arasında da güzellik, Sünnet–i Resululah’a yakınlık iledir.
Değerli kardeşlerim;
“Bir kimse hangi kavme benziyorsa onlardandır.”
Biz Avrupa ve Amerika’nın kokmuş salonlarında, ruhsuz sokaklarında, hayvanlaşmakta yarış eden, necaset çuvalı olmuş milletinde hala bir şeyler arayıp, onların örf ve adetlerini taklit ettiğimiz süre kendi elmasımızı –ki bu elmas 124 bin enbiya ve 124 milyon evliyanın bıraktığı mirastır– kömür parçalarına feda etmeye devam etmiş olacağız.
Biz Avrupa’nın takdim ettiği, boyalı, cilalı, rujlu, makyajlı, rüküş kadınlarını güzel bulmaktan vazgeçip; iffetli, namuslu, çarşaflı, peçeli kendi anamızı güzel görmediğimiz müddetçe bu zillet bize müstehaktır.
Defli, zikirli, halaylı düğünlerimizi terk edip; danslı, cazlı, baloları taklit ettiğimiz sürece, dün Osmanlı’nın kapısında çanak yalayan Avrupa’nın bugün tepemize dikilip bizi uşak yerine koymasından kurtulamayız.
Cenab-ı Hak’tan rahmetini isteyip, bununla birlikte Gadab-ı ilahiyi celp edecek hiçbir işi de ihmal etmediğimiz sürece bu zilletten kurtulmamız mümkün değildir.
Dilimizden aşağı inmeyen bir derinlikte Allah ve Resulü’nü isteyip kalbimizle, ahvalimizle, meylimizle ve hayatımızla reddettiğimiz müddetçe; bu zulmetin ziyaya bu gecenin sabaha kavuşmasını beklemeyelim.
Allah’tan rahmetini istiyorsak, alemlere rahmet olarak gönderdiği Habib-i Ekrem’ine bakalım, ona koşalım! Herkes ona yakınlığı nispetinde rahmete yakındır. Çünkü O (asm) mahza rahmettir.
“Güzel gören, güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.”
İşte; huzurlu, saadetli ve hakikaten güzel bir hayatın düsturu. Önce gözümüzün gördüğü her şeyi Sünnet–i Seniyye’ye benzeterek güzelleştirelim.
“İnsanların kahrı nedir bilmem ki Din-i İslam’a
Sevmek şöyle dursun, benzemekten utanıyorlar Fahr-i Cihana
Demirciler çarşısında mezat var!
Paha biçiyor yarasalar Nur’u Kur’an’a
Hiç ehli insaf yok mudur tutsun da sahip çıksın yarana”
Ferid BOLATKALE
26 Ekim 1994 Şafak Gazetesi