Anadolu Baharı!
Asgari 100 sene daha İslam alemini Firenkler hesabına esaret ve kölelikle kontrol altında tutması planlanan; Gayr-i müslimlere “Dininin kıymetini bil!” diyen ve Cennete sokan, Hans’a dost Hasan’a düşman, İngiliz asıllı, Süfyaniyet patentli bir hilafet projesi; Anadolu ve diğer İslam beldelerinde devreye konulacağı esnada birden Aczmendi ortaya çıktı.
Karanlıklı dalalet yollarını Şeriat ve Sünnet-i seniyye projektörleriyle aydınlatıyor; Maddi ve manevi dertlere çarenin, Kur’an’da olduğunu dile getiriyordu.
Alakalı alakasız, kasalı masalı kim varsa rahat ve uykuları kaçmıştı.. Nasıl olabilirdi, memleket meselelerine hal çareleri bulmak baldırı çıplak kölelere mi kalmıştı..
Yürüyeceklerdi!..
İşte yürüyorlardı, önce 96 senesi 20 Ekim’de Kocatepe’de…
Kızıl develerine binip, güle oynaya Bedrin kör kuyularına atılmak için gelen Kureyş müşrikleri gibi yürüdüler…
Kocatepe’deki o kadar işlerine gelmedi!.. Bu defa 28 Aralık akşamı Kadıköy’de…
Hz. Musa’nın (as) peşine hışımla takılıp Kızıldeniz’in azgın dalgaları içinde kendilerini bulan Firavun ve avanesi gibi yürüdüler…
Bunlar kimler miydi?
Denizdeki balıkların dahi, “Uğursuzlukları bize de bulaştı, betimiz bereketimiz kesildi” diye şekva ettikleri; azgın zaleme güruhu…
Artık kışın son gününe gelinmişti… tekrar kışa dönülemeyecekti… mecburî istikamet bahardı…
Gün: 28 Şubat!.. Ufunetli dehlizlerinin en karanlık… En soğuk yerinde bir araya geldiler.. Zemheri gibi… zifiri karanlık bir kış (!) 1000 yıl devam etmeliydi…
İmzalayacaklardı, ama neleri?!..
– Risale-i Nurların, devlet eliyle tab’edilmesinin kararnamesini…
– “Artık yobazların kılık-kıyafetlerine geçit yok” derken, okullar, resmî daireler bir yana ordu evlerinde bile serbestiyetini kabullenmek mecburiyetinde kalacakları, İslami kılık-kıyafet hakkında çıkarılan hürriyetnameleri…
– Korkulu rüyaları olan Kur’an hattı, medrese-tekke-dergâh gibi ümmeti hayattar, canlı tutan unsurların devlet tarafından teşviknamelerini…
– Bütün okullarda, üniversitelerde, kendilerince en acısı da Harbiye’de Kur’an taliminin yapılması gerektiğine ve daha bir nice sessiz sedasız gelen islamî inkılapların lüzumuna dair ilannameleri…
Evet imzaladılar… 28 Şubat onlarca düğün-bayram günüydü…
Zafer sarhoşluğu içinde, Müslüman gibi görünüp İslam’a olan düşmanlığına hız kesmeden devam eden rejimin temel taşlarının, bir daha asla yerine oturtulamayacak şekilde yerinden oynatılmasını fark edemeyeceklerdi.
Hulasa gelen bahardı… Anadolu Baharı.
Muharrem Suludere
12.3.2017