Dışarıda Olmak Hapishanede Olmaktan Daha Zordu
(Ümmü Abdulkadir, Hacı Efendi'nin Gelini)
Efendi Malatya Cezaevi’ndeyken oğlum Abdulkadir’i dedesini ziyarete götürdüm. Abdulkadir ilk torunuydu Efendinin. Kucağına almak istedi ama izin vermediler. Oğlum tellerin arkasından “Dedeciğim, dedeciğim” diyordu. Çok hoşuna gitmişti Efendi’nin. O zaman hepimiz çok üzülmüştük tabi. Efendi de o dar ve sıkıntılı yerde kalbi mahzun oldu. O gün hiç aklımdan çıkmaz…
Hacı anne sonradan anlattı. “Ahmet askerden gelene kadar ben hiç gece uykusu uyumadım. Sabaha kadar hep uyanıktım.” dedi. Bizim Malatya’daki ev giriş kat gibi birşeydi. Balkondan atlayan içeri girerdi o derece yani. Hacı Anne ile ben birlikte kalıyorduk o zamanlar. Hacı Anne, dışarıdan yabancı insanlar gelirler bize bir hakaret yaparlar diye sabaha kadar uyumuyormuş. Ahmet geldikten sonra bana söyledi. 2 buçuk sene sürdü az değil yani.
Üst komşumuz bir dede vardı. Allah ondan razı olsun. Sabah namazını kıldıktan sonra camiden gelirken bizim balkonda iki kişi görmüş ve eve girmeye çalışıyorlarmış . Bu adamlar dedeyi görünce bizi sormuşlar. Dede de; “Öyle birileri yok burada, taşındı gitti.” demiş. Adamlar gitmiş. Dede geldi bize “Kızım bundan sonra dışarıda markete gitme. Ekmek falan lazım olursa ben alırım.” dedi. Sonradan öğrendiğimize göre Mustafa eniştem, Mahmut Abi ve Malatya imamı Hulusi Efendi, sabaha kadar evin etrafında sıralı nöbet tutuyorlarmış. Bize hiç hissettirmemişler.
Dışarıda normal hayatta çok yıpratıldık ve rencide edildik. Mesela her hafta adını bilmediğimiz kişilerden kargo gelirdi. İsimsiz kargolar. Benim adıma veya Hacı Anne adına. “Gelin alın.” derlerdi. Biz hiçbirini gidip almadık. Malum Malatya’da Hamido olayını hatırlatırdı Hacı Anne.
Efendi cezaevinden çıkana kadar bunlar böyle devam etti.
Elaziz’deyken Atiyye ablanın kızları bize gelip gidiyordu. Birileri bizim evi telefonla arayıp, “Size gelenler takip ediliyor.” deyip kapattılar. Biz de onlara söyledik. Aldırmadılar. Allah razı olsun.
Yani bir taraftan bize selam verenleri korkutup bizi tek bırakmak isterlerken diğer taraftan etrafımızdaki insanlarla ilgili bizi kuşkuya sevk etmek istiyorlardı.
Ümmü Abdulkadir, Hacı Efendi’nin Gelini