Resulullah Sana Geliyor
"Duvara Asılacak Yazı"

Resulullah Sana Geliyor -Asılacak Yazı

“Resulullah Sana Geliyor!”

Evet. Yarın zaman ve mekân kavramı ortadan kalksa ve birisi size, bana böyle söylese ne olur?

Evimize Efendimiz, ŞEFAATÇİ’miz gelse, evimizden neleri kaldırırız?

Ömründe hiç oturmadığı cevizden koltukları mı? 

Yoksa yatağını sermek için çabalarken yaylı sünger yatakları mı kaldırırız?

Köşede asılı duran babamızın resmini mi? Büfedeki kristal bardakları mı?

Gelse ve otursa hangi televizyon kanalını açıp da yanında seyretmeyi uygun görürüz?

İşlerimizi sorsa fabrikamıza aldığımız kredinin düşük faizli olduğunu nasıl izah ederiz? Gerekçesinde ise Müslüman’ın güçlü bir kapitale sahip olmasının bugünkü konjonktürde şart olduğunu O’na herkese anlattığımız gibi çekinmeden anlatabilir miyiz?

İşlerin rüşvetle döndüğünü –ama kalbimiz buğzederek– bu işi yaptığımızı söyler miyiz?!…

Okuduğumuz gazeteyi ona gönül rahatlığıyla gösterebilir miyiz?

Eş ve çocuklarımızın onun hanımlarına benzediğini söyleyebilir miyiz? Ya da sakalı bırakamamamızın sebeplerini O’na –içtihadımızla– izah edebilir miyiz?

Kızımızın gittiği okulu, okuduğu dersleri ona anlatabilir miyiz? Oğlumuzun gittiği yerleri gezdiği kafeleri izah ederken, “Zamane çocuğu Ya Resulullah” dersek bizi mesuliyetten azad edip beri tutar mı?!…

Onunla yemeğe otursak, ömründe üç çeşit yemeği bir arada yememiş olan Allah’ın Habibi; “Getirin buzdolabınızdaki katıkları” dese ne cevap veririz?!… 

Zeytin, yağ, peynir, salça, soğan, tuz, sirke, yoğurt, süt, un, şeker, pirinç makarna… 

Hangi katığı sofrada nereye sığdırır ve O’na geçim şartlarımız zorluğundan nasıl bahsedebiliriz?…

O’nu kızımızın düğününe davet etsek, çeyizini gösterebilir miyiz?…

O’nu çalıştığımız işyerine davet etsek ve o sabahtan akşama yanımıza otursa, insanlarla olan ilişkilerimizde o güne mahsus ne gibi değişiklikler yaparız?..

Namazlarımızı kılarken o önümüzde durduğunda ayağımızdaki kotla, kısa kollu gömlekle ya da başımızda baba şapkası gibi takkeyle namaza dahil olmaya kalksak bizi cemaatine alır mı?

Acaba Sünneti ve Tesbihatı O’ndan kaç dakika evvel bitiririz?..

Kendimizin kaç pantolon ve gömleği olduğunu, hanıma kaçıncı elbiseyi alacağımızı, türban denen bir şeyin icad olduğunu ve evimizde her elbiseye kaç türban düştüğünü nasıl söyleyebiliriz?

Hangi matematiksel ifade bunları anlatmaya yeter?..

Ferid Bolatkale

Ve ve ve… Allah Resülü’yle bu Müslüman Anadolu’nun herhangi bir beldesinde sokağa çıkmak isteseniz… Sakın ha!… Bu ülkenin kanunları Allah Resulünü; kılık–kıyafet kanununa muhalefetten tutuklamaya kalkışacaktır.

Haykır! Kime lakin. Hani sahipleri yurdun?

Ellerdi yakanlar, sağa baktım sola baktım.

Ey bu vatanın hamiyetperver evlatları!

Canımızı cananımızı, her şeyimizi bir tebessümüne hiç düşünmeden feda edeceğimizi söylediğimiz Allah’ın Habibi Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimizin hayatımızda ne kadar yeri var?..

Siz bu yukarıdaki yazıya daha sürü sorular ekleyip uzatın. Sonra bu yazının üstüne kocaman harflerle, “Yarın Sana Resulullah geliyor” diye yazın ve bunu duvara asın…

Ya da bunu ipe asın idam edin ki; kafanız böyle hamasi beylik laflarla meşgul olup “Hizmetinizi aksatmasın”!…

Siz ya da en iyisi bu yazıyı yıkayıp da ipe asın; o zaman temiz yazı olur… Belki bir parça da çekme yapar ve o soru kısımları ortadan kalkar. Bir tek kala kala “Yarın sana Allah’ın Resulü ŞEFAATÇİ geliyor” kalır… Bu söz de sana, hayatında epey prim yapar!…

Her gün gelebilecek MİSAFİR’inizi beklemeniz dileğiyle.

Yorum bırakın

Scroll to Top