İletişim Kurmak İçin Telefona İhtiyacımız Yoktu
(İrfan Akgül)
Yıl: 1995. Ben Beykoz’da, Maraşlı Ökkeş Efendi Gebze Dergahında.
Ökkeş’in sağ ayak baş parmağında ileri derecede tırnak batması var. “Çektir” diyorum, dinlemiyor. O sıralar Hacı Müslim Efendi Beykoz’a gelmişti. Ökkeş’e derhal tırnağını çektirmesini emretti. 2 tl verdim. “Tırnağını çektirmen içindir sakın başka bir şeye harcama” diye tembih ettim.
1 ay gibi kısa bir süre sonra Beykoz’da yatsı dersinden sonra (Zafer, Şahap, Ayhan ve Selahaddin) beraberdik. Birden ihtiyarsız bir ahval ile “Hadi Gebze’ye gidelim, Ökkeş bizi tavuk yemeye çağırıyor” dedim. Güldüler. Sustum 10-15 dk. Sonra “Arkadaşlar Ökkeş bizi tavuk yemeye çağırıyor gidelim” dedim. Arkadaşlar; “Canın tavuk çektiyse alalım burada ye. Gebze’ye tavuk için gidilir mi? Akıllı ol dediler” sustum. 10-15 dk sonra “Ökkeş beni çağırıyor gitmem lazım isteyen gelsin” dedim hep beraber gittik.
Gebze’ye vardık. 8-10 yaşlarında bir çocuk kapıyı açtı. “Ökkeş abinin nereye gittiğini bilmiyorum. Giderken İrfan Efendi gelecek beni sorarsa; ‘sen biliyormuşsun…’ dersin” dedi. Bizimkiler keyif oldu tabi “Ökkeş tavuk getirme-ye gitmiştir” deyip gülüyorlar. Ben ne yaptığımı baştaki gibi yine bilmeyerek “Sür Kartal Devlet Hastanesine” dedim. Yine bir kahkaha, “Macera devam ediyor sürelim” dediler. Hastaneye vardığımızda, güvenlikçi; “Hocam ziyaret saati değil ama Ökkeş Hocama söz verdim, sizi alacağım.” diyerek bizi içeri aldı. Ökkeş bizi karşısında görünce, saate baktı; “Şıhım 2 dk. geciktiniz” dedi.
Tabi özür dildik ve çok merak ettiğimiz tavuk meselesini sual ettik. Ökkeş; “Verdiğiniz 2 tl. ile tavuk alıp Beykoz cemaatini çağırayım diye niyet ettim. Sonra kızarsın diye vaz geçtim. 10-15 dk. sonra aynı şeye niyet ettim, tekrar kızarsın diye vaz geçtim. Üçüncüde şeytan benimle uğraşıyor hele gidip tırnağımı çektireyim, dedim ve hastaneye geldim.”
“Orada hastane yok mu? neden buraya geldin” diye sordum. “Bilmiyorum” dedi. Hülasa; Cenab-ı Hakk kendisini her fırsatta bize tanıttırıyor. Ve adeta telsiz telefonun ahizeleri misal birbirimizle konuşturuyordu.
İrfan Akgül