İnsanları Bizden Ürkütüp Kaçırıyorlardı
(Elaziz’li İbrahim, Avukat Bülent Demir, Abdülmetin)
16 Temmuz 2011’de Barla’ya 10 veya 11 büyük otobüs, 7-8 yarım otobüs ve birkaç küçük vasıtayla ziyarete gitmiştik. Vardığımızda abdest için yatılı bir Kur’an Kursu’nun imkanlarını kullanmak istedik. Kabul etmediler. Bize karşı ziyadesiyle soğuk ve mesafeliydiler. Ayrıca civarda gezip dolaşan çok az insan vardı. Adeta herkes kapılarını pencerelerini kapamış evlerine ve dershanelerine çekilmişlerdi. O gün için bu duruma bir anlam verememiştik.
Birden elinde iki adet kayısı ile Efendi Hazretlerinin yanında biri belirdi; Sezai…
İkramını yaptıktan sonra, Barla’da dershane açmamız için bize yer vermek istediğini söyledi. Ayak üstü kısa bir sohbet sonrası, Sezai ile vedalaşıp, Barla’dan ayrıldık.
Aradan 2-3 yıl geçti. Barla’lı Sezai İstanbul’da bulunduğu bir esnada Avukat Bülent Bey’i aramış. Bülent Bey’de Fatih’de Doğu Beyazıt’lı Ahmet Hoca’nın dergâh olarak kullandığımız evine davet etmiş Sezai’yi.
Efendi Hazretleri İstanbul Fatih dergahında ders yaptığı esnada, Sezai içeri girdi. Hal ve hatır sorulmasının akabinde Sezai şunları anlattı; “Sizin araçlar Barla’ya girmeden birkaç saat evvel bölgeden sorumlu jandarma komutanı esnafı, kursları ve dershaneleri tek tek gezip sizlerin geleceğini, etrafa zarar verebileceğinizi ve yakınlık gösterilmemesi gerektiğini” söyledi. (Bu da gösteriyordu ki, bir kısım kötü niyetli insanlar, resmi yetki ve konumlarını suistimal edip, bizleri halk nezdinde kötülüyordu.)
(Elaziz’li İbrahim, Avukat Bülent Demir, Abdülmetin)