Müdahillik İçin Yola Çıkan Maraş Cemaatinin Yaşadıkları
(Kendi anlatımlarıyla…)
15 Nisan 2012 tarihinde ailelerimizle birlikte yaklaşık 100 kişi, 28 Şubat davasına müdahil olmak ve hazırladığımız dilekçeleri adli mercilere teslim etmek için 1 hafta öncesinden yaptığımız yol tedarikimizle, saat 22:00 civarı kiraladığımız otobüsün bizi alacağı yerde bekliyorduk.
Otobüs yarım saat gecikince, firmayı aradık. Aldığımız cevap karşısında şok olmuş ve ailelerimizle birlikte ortada kalmıştık. Firma, araçların ikisinin birden arızalandığı ve yapabilecekleri bir şey olmadığını söyledi. Hanım ve çocuklarımızla, 100 kişi gece vakti ortada bırakılmıştık.
Daha sonrasında telefondan görüşme yaptığımız ve anlaşmaya vardı-ğımız bir başka firma, durumun vahametini bildiklerini ve mağduriyetimizi gidermek için bir an önce araç gönderecekleri sözünü verdikleri halde, araç göndermediler.
Bu durumun birkaç firma ile daha aynı tarzda yaşanması neticesinde, bir engelleme gayretinin olduğu kesinleşmişti.
Ki beklediğimiz noktada, sivil emniyet mensuplarının tarassut ve takibinden de farklı bir netice çıkmıyordu.
Anlaşılan telefonlarımız dinleniyor ve irtibata geçtiğimiz otobüs firmaları tespit edilerek, firmalara baskı uygulanıyordu.
Derken, durumu bizzat yerinden halledebilmek için otogara gittik. Firma yetkilileriyle görüştük. Böyle bir şeyin olamayacağını, köyünden ilçelerden ve çevre vilayetlerden gelen insanların ortada kaldığını bu mağduriyetimizin bir an önce giderilmesi gerektiğini söyledikse de bir sonuç alamadık.
Bu arada bize gözdağı vermek isteyen sivil kıyafetli iki emniyet mensubu yanımıza gelerek, kimliklerimizi toplamış ve GBT yapacağını söylemişti. Sadece bizlere uygulanan bu keyfi muameleyi 155 polis hattına bildirdik. Telefondaki yetkili, Cumhuriyet Savcılığına bildirmemiz gerektiğini söyledi. Sivil polisler meselenin resmi bir hüviyete bürüneceğinden endişe ederek hemen kimliklerimizi verdiler.
Nihayetinde koca otogarda bitek otobüs bulamamış ve gerisin geri dönmek zorunda kalmıştık.
Çaresizliğimize şahit olan bir servisçi arkadaş, gizli kapaklı bir şekilde iki otobüs ayarlamış olmasına rağmen, otobüslerden biri tespit edilerek, yine engellendi. İkinci otobüsle gece saat 3.00 sularında, hanım ve çocukları alarak hareket ettik.
Geri kalan arkadaşlarımız da şahsi araçlarına binerek, 5-6 saat gecikmeli olarak yola çıkabilmişlerdi.
Bu durum, seyahat maliyetimizi 3 misline çıkarmış ve bütün moral ve şevkimizi kırmıştı. Başımıza gelenler bu kadarla da kalmadı.
Yola çıktığımız andan itibaren, takip ve tazyik devam etti. Güzergahımız üzerinde en az 10 noktada durdurulduk. GBT ve trafik kontrolleri yapıldı.
400 litre mazot ile ulaşmamız gereken Ankara’ya, 650 litre mazot sarf ederek ancak vardık. Yol boyunca aracımıza astronomik düzeyde cezalar kesildi. Seyahat süresince tek bir araca kesilen toplam ceza 2400 TL’yi bulmuştu. Ve kesilen cezaların makbuzları bize verilmiyor, böylelikle aynı kusurdan sebep mükerrer ceza yememiz isteniyordu.
En nihayet güç bela Ankara’ya ulaşıp, Hacı Bayram Veli Camiine namaz kılmak için vardığımızda, Maraş’tan geldiğimizi öğrenen bir emniyet mensubu;
“Siz buraya gelmiş olamazsınız. Kahramanmaraş emniyetine verilen kesin talimatla, gelmenize müsaade edilmeyecekti.”
Kıt kanaat ve gayet zor şartlarda yapılan bu seyahatin neticesinde Ankara’ya ulaştık diye sevinirken, hevesimiz kursağımızda kaldı ve kendimizi bambaşka bir tarassut ve esaretin ortasında bulduk.
Ankara’daki bu esaret, yol boyunca başımızdan geçen her şeyi bize unutturmuştu. Zira gizli kapaklı, ücra köşelerde değil, Türkiye’nin başkentinde, adliyeye 15 dakika mesafede, binlerce polis etrafımızı çevirmiş, “Adliyeye gidemezsiniz” diyordu. İnanılır gibi değildi. Cami avlusunda toplatılıp hapsedilmenin hesabını sormak isterken, camii avlusuna hapsedilmiştik.
Bu hadiseyi yaşayan arkadaşlarımızın isim listesi ve imzaları ilişiktedir.
Kahramanmaraş Aczmendi Cemaati
Nisan 2012