Sıkça Sorulan Sorular
Risale-i Nur eserleri ve hareketi, Hz.Mehdi (r.a) ve mehdiyet hareketinin programı olarak, takribi 200 senelik bir zaman diliminde icra ve tatbik edilecek, hem bir mücadele, mücahede ve ihya plan ve stratejisi hem de başta talebeleri olarak kendisine muhatap olanların eğitim programıdır.
Risale-i Nur, Kur’an-ı Hakîm’in ve Resul-i Ekrem’in (a.s.m), ayet ve hadisler ile, bu ahirzaman ümmetine, dinlerini yaşarken; gayr-ı müslim ve münafıklar ile mücadele ederken, hangi esaslara riayet etmeleri, hangi stratejiyi takip etmeleri gerektiğine dair verilmiş olan emirlerin derlenip toplanmış ve tiryak olarak takdim edilmiş bir reçetesidir.
« Ehl-i sülûk, tarîk-i hafâda (gizli olarak zikir yapılan tarikat) letâif-i aşere (kalp, ruh, sır, hafi ve ahfa) üzerine, tarîk-i cehride (açık olarak ve yüksek sesle zikir eden tarikat) nüfus-u seb’a (nefis terbiyesindeki yedi kademe) üzerine sülûk etmişlerdir. Bu fakir, âciz ise dört hatveden ibâret, hem kısa, hem sehl bir tarîki, Kur’ân’ın feyzinden istifade etmiştir » [Mesnevi-i Nuriye Onuncu Risale]
Bediüzzaman Said-i Nursi hazretlerinin yukarıda geçen ifadeleri ile 1921-1922 senelerinde telif ettiği Mesnevi-i Nuriye eserinde, ilk defa yeni bir tarik kurduğunu ve talebelerinin de ehl-i süluk olduğunu beyan etmişti. Hz.Üstad’ımız, yine aynı tarihlerde telif ettiği Lemeat eserindeki “Kur’an kendi kendini himaye edip hakimiyetini idame eder” serlevhalı kısımdaki esaslar ile, Kur’an’ın etrafındaki surların kırılması ile kendisine tevdi edilen vazifenin gereği olarak o hakimiyeti idame ederken takip edeceği esasları aşikar bir surette beyan etmiştir.
Yukarıda bahsinde bulunduğumuz, miladi 1955 veya 1956’da Lemeat’taki bu derse ilave edilen haşiye şöyle idi: « 35 sene evvel (1921) yazılan bu makam, bu sene yazılmış tarzını gösteriyor. Demek Ramazan bereketiyle yazdırılmış bir nevi ihbar-ı gaybîdir.»
Bu haşiye ile birlikte, 1950’li senelerde yazılan ve Emirdağ Lahikaları’nda geçen «…Şimdiye kadar ben yalnız iman hakikatini düşünüp “tarikat zamanı değil, bid’alar mâni oluyor” dedim. Fakat şimdi, sünnet-i Peygamberî dairesinde, bütün on iki büyük tarikatın hulâsası olan ve tariklerin en büyük dairesi bulunan Risale-i Nur dairesi içine, her tarikat ehli kendi tarikatı dairesi gibi görüp girmek lâzım ve elzem olduğunu bu zaman gösterdi.» ifadelerini beraber düşünecek olursak, Lemeat’ta verilen dersin hangi tarihlerde ön plana çıkacağını gösterir ki, Hz.Üstad’ımızın erkan olarak tavsif ettiği zevat-ı kiram, alâ-tâkatil’l-imkan bu esaslar üzerine hareket etmişlerdir.
Konu ile alakalı Müslim Gündüz efendinin bir haber programında verdiği cevap için tıklayınız.